Psişe Dergi, 4. Sayı, Kasım 2022.
Röportaj: Zeynep Güneş (Editör)
ZG: Karakter benzerliği ilişkide ne kadar önemli?
BY: Esasen, kişilerarası iletişimin genelinde benzerlikler önemlidir; ilgili bilimsel literatürde genellikle bu yöndeki sonuçlar vurgulanmaktadır. Aile terapisi alanındaki önde gelen bazı isimler de yakın/romantik ilişkilerde birtakım benzerliklerin önemine dikkati çekmişlerdir. Dolayısıyla, karakter de dâhil genel olarak, kişilere ait hemen her tür özellikteki benzerliğin; çekici bulmaya/bulunmaya ve ilişkinin sürdürülmesine olumlu yönde katkı sunacağı kabul edilebilir. Ben bu noktada; bireylerin değerler, öncelikler, inançlar, ideolojiler, yaşam felsefeleri, dünya görüşleri gibi konulardaki benzerliğinin diğer birçok özellikteki benzerlikten çok daha önemli olduğunu düşünüyorum.
Tabii, benzerlikler söz konusu olduğunda, insanların aklına genellikle sadece olumlu, güçlü özelliklerin benzerliği gelmektedir. Oysa kişilerin olumsuzluk, kusur, eksiklik gibi -amiyane tabirle “arıza” sayılan- özelliklerindeki benzerlikler de önemlidir. Bana göre, bu durum genellikle atlanmaktadır. Elbette nelerin olumlu, güçlü ya da olumsuzluk, kusur, eksiklik vb. sayılacağı büyük ölçüde izafidir, kişilere bağlıdır. Bu konuyu, uzun olacağı için burada detaylandırmak istemiyorum; ancak sonuçta, “olumlu”lar kadar “olumsuz” addedilen özelliklerin benzerliğinin de ilişkilerde oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.
ZG: Teknoloji ve tüketim toplumunda uyum sorunları, üniversite gençlerini ilişki bağlamında nasıl etkiliyor?
BY: Maalesef “sınırsız ve sürekli ‘para’ kazanma”nın ve dolayısıyla, “sınırsız ve sürekli tüketme”nin; dünya genelinde iyice yüceltildiği günümüzün (son 20-30 yıl) ekonomik ortamında, sadece üniversite gençlerinin değil çoğu kişinin, genel olarak ve ilişkiler bağlamında zorlandığını, sıkıntı yaşadığını düşünüyorum. Teknoloji, özellikle iletişim teknolojisi de bu çerçevedeki mesajların yaygınlaşmasında, “sınırsız ve sürekli kazanma ve tüketme”nin bir değer olarak benimsenmesinde doğal olarak son derece büyük bir rol oynamaktadır. Eskilerin, eski filozofların da belirttiği gibi değişmeyen bir şey yoktur, her şey sürekli bir değişim içindedir. Dünyadaki, toplumumuzdaki işleyiş, değerler ve öncelikler de hâliyle değişmektedir. Bu genel, küresel değişimi; tekil bireyler olarak durdurma, yavaşlatma gibi bir gücümüz pek yoktur. Bu “sınırsız ve sürekli kazanma ve tüketme”ye uyum sağlamak ise dünya ve ülkemizdeki, özellikle maddi imkânları sınırlı olan, iktisadi ve sosyal çeşitli mekanizmalarla maddi imkânları sınırlandırılmış olan nüfusun çoğunluğu için son derece zordur. Ayrıca, aynı iktisadi ve sosyal mekanizmalar nedeniyle, her alan ve konudaki rekabet artmış ve daha kıyıcı bir hâl almıştır. Sonuçta, insanların ilişki kurma nedenleri ve amaçları da “sınırsız ve sürekli kazanma ve tüketme”ye ve bu doğrultudaki kıyıcı rekabete göre değişmiştir, değişmektedir. Başka bir deyişle, kadın-erkek çoğu birey; ilişki kurarken, ilişki ile ilgili maddi-manevi birçok konuda (ör. para, konfor, ilgi, sevgi) bencilce “sınırsız ve sürekli kazanma”yı amaçlamaktadır; bunu ilişki kurmanın bir kriteri olarak gözetmektedir. Dolayısıyla, günümüzde üniversite gençleri de dâhil çoğu kişi için, tatmin edici bir hayat yaşamak da bunun en anlamlı parçalarından olan yakın/romantik ilişkileri kurmak ve ayakta tutmak da bence oldukça güçleşmiştir.
ZG: İlişkilerde beden imajının önemi ne derece fazla?
BY: Bu soruya, ilgili araştırmalara bakarak “araştırmalar, kadınlar ve erkekler için şu oranlarda önemli olduğunu belirtiyor” gibi bir cevap vermek istemiyorum; fakat kısaca söylemek gerekirse, beden imajının (dış görünüşün), kişiler arası birçok ilişki türünde (ör. iş ilişkilerinde, yakın/romantik ilişkilerde) çeşitli şekillerde önemli olduğu açıktır. Bununla birlikte, bireylerin yakın/romantik ilişki kurma, ilişkide tatmin olma/etme, ilişkiyi sürdürme gibi açılardan kendisinin ve karşısındaki kişinin “dış görünüşü”ne verdiği, vereceği önem kişiseldir hatta zamana veya karşısındaki kişiye göre de değişebilir. İşin aslı, söz konusu faktör ister dış görünüş olsun ister başka bir faktör olsun, öncelikle ilişki kurma amacınıza göre o faktörün önemi de sizin için değişecektir. Dolayısıyla, her bireyin bir ilişki kurmaya başlamadan önce, ne amaçla (hangi beklentiyle) ilişki kuracağının farkında olması gerekir. Buradaki mesele kabaca şudur; maddi ve manevi her yönden mükemmel bir insan yoktur, ilk soruya verdiğim cevabı da dikkate alacak olursak, ilişki kurma amacınıza göre kendinizin ve karşınızdaki kişinin olumlu-olumsuz birtakım özelliklerine ağırlık vermeniz gerekebilir. Olayı biraz karikatürize edecek olursak, örneğin ilişkide uyum, iş birliği, huzur vb. arayan biri; karşısındaki kişinin dış görünüşüne veya gelir düzeyine, birbirlerinin kişilik özelliklerindeki, tutum ve değerlerindeki uyumdan daha fazla önem vererek ilişki kurarsa, sonrasında hüsrana uğrayabilir. Elbette kişiler, ilişki sürecinde de birçok yönden değişir, değişebilir ancak bu değişimin olup olmayacağı, olsa da ne yönde olacağı genellikle önceden bilinemez.
ZG: Sanal ortamda ilişki ve ahlak nasıl değişti?
BY: Öncelikle, sanal ortamın (internetin); kişiler arası iletişimi, etkileşimi müthiş hızlandırdığını, kolaylaştırdığını ve artırdığını vurgulamak gerektiğini düşünüyorum. İnternetin de hemen her araç, olanak gibi ne amaçla veya nasıl kullanıldığına bağlı olarak çeşitli avantajlarının yanı sıra dezavantajları da bulunmaktadır. İnternetin, 1990’ların başlarından itibaren dünyaya yayılmasıyla, ilişkilerin ve ahlakın ne açıdan ve ne kadar değiştiğini söylemek benim için zor. Bu konulardaki bilimsel araştırmalara özel olarak ve çeşitli açılardan bakmak lazım ki genel bir şeyler söylemenin gene de pek kolay olacağını sanmıyorum. Ayrıca, ikinci soruya verdiğim cevapta da vurguladığım gibi, değişim hep vardır. Ancak internetin; ilişkiler ve ahlak dâhil, birçok konudaki “değişimin hızı”nı çok fazla artırdığı son derece açıktır. Bana göre bu hız da daha çabuk yorulmaya, yıpranmaya; tükenme ve tüketmeye yol açmaktadır. Bu durum hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ve hemen her açıdan böyledir. Yani sanal ortamda çok sayıda kişiyle arka arkaya veya aynı anda iletişime geçmek (burada şunu da belirtmek lazım, sanal ortamda kurulan iletişim-ilişki, arkasından yüz yüze iletişim-ilişki kurmayı da getirebilir; en azından buna kapı aralamaktadır) ve bunu sürekli yapmak hem yorucudur, tüketicidir hem de dünyada ve ülkemizde 1990’lara kadar gelen ilişki tanımları, biçimleri; ahlaki değerler, öncelikler; bireysel ve toplumsal ilkeler gibi sayısız şeyin çok daha hızlı çeşitlenmesine, parçalanmasına ve izafi hâle gelmesine neden olmaktadır. Tabii bu durumun oluşmasında, gene ikinci soruya verdiğim cevapta da değindiğim gibi, günümüzde dünya genelinde iyice zıvanadan çıkan, “sınırsız ve sürekli kazanma ve tüketme”yi körükleyen “liberal kapitalist ekonomi” anlayışının da çok büyük payı olduğunu göz önünde bulundurmak gerektiğini düşünüyorum.
ZG: Siber flört şiddetinin nedenleri ne olabilir?
BY: Konu “şiddet” gibi yıkıcı bir olgu olduğunda, bence ortada söylenecek, tartışılacak pek bir şey yoktur. Demek istediğim, şiddet tüm türleriyle (ör. fiziksel, cinsel, psikolojik/duygusal, ekonomik) ister bireyler isterse toplumlar arasında, ister siber (sanal) ortamda isterse fiilî ve ister flört eden iki kişi isterse de iki yabancı arasında olsun, insan hayatından çıkarılması gereken bir olgudur. Dolayısıyla, şiddet olgusu elbette; çözüm bulmak amacıyla bilimsel bir merakla, her açıdan incelenmelidir fakat bunun nedenleri hakkında genel bir şeyler söylemeyi, konuşmayı, bu konudaki ilk cümlemde belirttiğim nedenle pek anlamlı bulmuyorum. Çünkü nihayetinde şiddet davranışı da insanın diğer bütün davranışları gibi şu veya bu nedenle ya bilinçli bir şekilde ya da bilincinde olmadan gerçekleştirilir. Analiz edildiğinde, flört ettiği kişiye ama sanal ortamda ama fiilî olarak şiddet uygulayan kişinin böyle davranmasıyla ilgili çok sayıda gerekçe, faktör ortaya koyulabilir. Zaten literatürde bunlar bir ölçüde ortaya çıkarılmıştır, bilinmektedir. Ancak şiddet davranışı; hiçbir şekilde, özellikle de bilinçli bir şekilde yapıldığında hangi gerekçe, faktör vb. nedenle olursa olsun kesinlikle kabul edilemez ve edilmemelidir. Neticede şiddet söz konusu olduğunda bana göre, nedenlerinin hiçbir kıymetiharbiyesi yoktur.